1- Zekayı Geliştirir
Beynin aktif bölgeleri yüksek miktarda enerji ve dolayısıyla yüksek miktarda oksijen ve glikoz tüketmektedir. Böylelikle aktif nöronların ihtiyacını karşılayabilmek adına bu bölgelere daha çok kan iletilir. Haliyle insan beyni ne kadar çok kullanılıp nöronlar aktif edilirse, o kadar çok kan akışı sağlanır. Bununla birlikte daha fazla bakım maddesi üreten aktif beyin hücreleri, diğer beyin hücreleriyle daha çok bağlantı kurarak büyük bir nöronal bağ oluşmasını sağlar. Bir hücrenin nöronal ağı genişledikçe hayatta olma olasılığı aynı oranda artarken, etkin olmayan beyin hücreleri ise bir süre sonra ölmeye mahkûm olur.
Özetle; beyin de diğer kas grupları gibi kendini zorladıkça gelişen canlı bir varlıktır ve beyni zorlamanın en etkili yöntemlerinden birisi ise satranç oynamaktır.
2- Okul Başarısını Arttırır
Satranç oyunu esnasında çalışan hafıza, akıcı zeka, dikkat, konsantrasyon, uzamsal konumlandırma gibi bir takım üst bilişsel beceriler bireyin bu süreçleri etkin olarak kullanabilme yeterliliklerini geliştirir.
Bu yeterlilik ve yetenekler ise okul derslerinin başarısının yordayıcısı olmaktadır. Türkiye’deki lise ve üniversiteye giriş sınavlarında tam puan alarak şampiyon olan birçok öğrencinin satranç sporu ile ilgilenmesi tesadüf olabilir mi?
3- Hafızayı Güçlendirir
Zekada olduğu gibi hafızayı arttıran temel unsur da belleği “zorlamaktır”. Satranç hafızayı sürekli zinde tutarak beynin hafıza bölgesindeki ( hippocampus ) nöron sayısını arttırarak unutmayı
önemli ölçüde azaltır.
4- Sosyalleştirir
Satranç Türkiye’de lisanslı sporcu sayısında birinci, birçok ülkede ise ilk üç sıradadır. Dolayısıyla bir sporcu satranç sayesinde zaman zaman kulüplerde, zaman zaman turnuvalarda yüzlerce farklı kişiyle tanışıp güzel arkadaşlıklar kurma fırsatı elde eder.
5- Etik Oyunu ve Sorumluluğu Öğretir
Satranç fair play ruhu ile gerçekleştirilen bir spor dalıdır. Oyuna başlamadan önce rakibin eli sıkılıp başarılar dilenir, aynı şekilde bittikten sonra da el sıkışılarak yenilen kişi kazananı tebrik eder. Yenilen sporcu kendi aldığı kararların sonucunda kaybettiğinin farkındadır. Çünkü suçlayabileceği bir kişi ya da bahane bulabileceği bir durum yoktur. Yapılan tüm hamleler ona aittir. Bu da sorumluluk bilincini arttırır. Oyun sonrası yenen kişi sevinip, yenilen kişi üzülse de dostluk sonuçtan bağımsız hep baki kalır.